Yeni dünya düzeni

Yıl 2236, yer Mars’ın Çakallar Vadisi Bölgesi. 2180 yılından itibaren Mars’a koloni kurmaya başlamıştır. Gelişen teknoloji Mars’ta yaşamaya olanak tanırken , teknoloji artıkları ve nükleer bombalar Dünya’yı yaşanılamaz hale getirmiş 2235’te Dünya’da hayat kalmamıştır.

Mars’ta yeni yaşam düzeni kurulmaktadır. Artık her şey yenidir. Dünya da olan bazı şeyler ise Mars’a hiç götürülmemiştir. Ahlak ve din bunlardandır. Çünkü ne hikmetse dünyayı terk edip Mars’ta yaşama fırsatını elde eden dinsiz imansız, süzme şerefsiz kişilerdir. Diğerleri ise Dünya’yı kurtarmak için çabalarken, olumsuz yaşam koşulları nedeniyle ölüp gitmişlerdir. Çakallar, fırsatçılar, dolandırıcılar Dünya’yı ilk terk edenlerden olmuş, Mars’ta köşe başlarını tutmuşlardır. Buradakilerin hepsi damarında kan yerine lağım akan insanlardır.

İlk yaptıkları ise din, ahlak, etik gibi kavramları kaldırmak, yolsuzluk, rüşvet, tecavüz ve cinayet gibi kavramları literatürden silmek olmuştur. Böylece kafaları rahat edecektir. Bununla birlikte hiç de rahat değildirler. Çünkü hepsi süzme şerefsiz olduğu için kazık atacak adam bulamamaktadırlar. Üstelik telaffuzundan rahatsızlık duyduğu suçlar kendilerine de yapılmakta, kanunda cezası olmadığı için mağdur olmaktadırlar.

Elbette bunların da içlerinde daha şerefsizleri vardır. Ve Çakallar Vadisi Bölgesi’nde oturmaktadır. Kanaat önderliğini Barkeley yapmaktadır çakalların. Etrafta koyun olmayınca çakallar mağdur olmuştur. Barkeley’in buna bir çözüm bulması gerekmektedir. Konuyu bir toplantıda çözümlemek isterler. İçlerinden çömez olanı söze girer:

-Aslında din kavramını kaldırmayacaktık, dini siyasete alet edip ne güzel kandırırdık!

Bir başkası itiraz etti:

-Olur mu o zaman biz de dindar oluruz, hortum yapamayız.

İlki alaycı şekilde:

-Biz inançlı değiliz ki salak, başkaları inanacak biz kandıracağız! Her sözümüzde dini temalar kullanıp, hamdolsun diye diye soyacağız milleti!

Barkeley araya girdi:

-Bu kadar çakal içinde siz araya karışmış iki mal olmalısınız herhalde. Yahu bizim kalplerimiz kapkara, dine diyanete hangimiz inanacak. Şuraya baksana kandırılacak göz var mı çakal sürüsünde ?

Bir başkası atıldı:

-Yav demek ki safların birazını buraya getirecekmişiz. Şimdi biz kimi kandıracağız ?

Barkeley :

-Kimse kimseyi kandıramayacağına göre zoraki adil düzen  kuracağız arkadaşlar. Başka çaremiz yok! Kimse kimseye güvenmiyor. Herkes birbirini dolandırmaya çalışıyor.

Konu kapanmış, bir çırpıda adil bir anayasa hazırlanmıştı. Bir süre sonra da yürürlüğe girdi. Çakallar hiç yoktan iyidir diyerek haline razı görünüm sergilemeye başladılar. Birkaç gün sonra bir tarafları kaşınmaya başladı. Bünyeleri adalet kavramını kaldıramıyordu. Bir şekilde yasaları delmeliydiler. Birisi Barkeley’e özel yetkiler verilmesinin hızlı kalkınmayı sağlayacağını söyledi. Başkaları bu söze inanmadılar ama işlerine gelmişti. Barkeley üzerinden kanunları delebilirlerdi.  Oy birliği ile Barkeley’e “kanaat hakkı” getirdiler. Artık çözümsüz işlere Barkeley bakacaktı.

Fırsatçı Jimmy bunu değerlendirmek istedi. Barkeley’in eline birkaç papel sıkıştırıp komşusuyla ihtilaflı olduğu araziyi üzerine geçirmek istedi. Fırsat Jimmy istediğini elde etti ama komşusunun intikamı ağır olacaktı. Ertesi gün komşusu Martin Barkeley’e geçici bir kanun çıkarttı. “Tövbe edenlerin cinayet suçundan affedilmesi hakkında kanun” Bu kanun sadece iki gün yürürlükte kalmış ama Jimmy öldürülmüştü.

Bu işler giderek yaygınlaşıyordu. Sonunda Barkeley’i öldürüp “Faili beş günde bulunmayan cinayetlerin zaman aşımına uğramasına dair kanun” çıkardılar. Anlaşılan çakalların olduğu yerde adaletten söz etmek mümkün olmayacaktı.

Bundan sonraki hayatları daha da kötüye gitti. Bir adada mahsur kalmış çakallar gibiydiler. Aç ve sefil kalmalarına rağmen bir türlü nesilleri tükenmiyordu. Çünkü zina serbestti. Herkes birbirini düdüklüyordu. Bilim ise hep geri gidiyordu. Bir süre sonra en teknolojik silahları kenarı sivriltilmiş taştı. Bu nedenle adam öldürmek de kolay değildi. Ot yiyip dışkı içerek yaşıyorlar bir şekilde hayatta kalıyorlardı.

Açlıktan gebermek üzere olan birisi Tanrı’ya yalvarmaya başladı:

-Tanrım gör bizim halimizi, çok sefil bir durumdayız!

 Yanındaki eliyle onu susturmaya çalıştı:

-Sus, burada olduğumuzu duyarsa yandık, üzerimize meteor gönderir!

Yorum yapın