Kasım bir aşk insanıydı. Hayatından aşk eksik olmazdı. Aşk ne büyük bir mutluluktu. Ne var ki aşk aynı zamanda acı çekmek demekti. Her seferinde aynı şey oluyordu. Kasım bir kızdan hoşlanıyordu. Kız hoş gülüşüyle tatlı sözleriyle Kasım’ı esir alıyordu. Kasım aşka dalıveriyordu. Kızın peşinden koşuyor ama yakalayamıyordu. Kızlar için birilerini peşinden koşturmak güzeldi. Kasım için ise acı verici. Çünkü sonuç hep hüsran oluyordu.
Ne hikmetse Kasım her seferinde kendine bir numara büyük gelen birisine aşık oluyordu. Yani aşık olduğu kişiler her seferinde Kasım’dan üstün nitelikli kişilerdi. Böyle olunca da Kasım’a aşk acısı çekmek oluyordu. Bir zaman geldi, Kasım aşka tövbe etti. Artık ne olursa olsun aşık olmayacaktı.
Ama gönül ferman dinlemiyordu. Markette reyon görevlisi olarak çalışan Kasım markete yeni başlayan kasiyeri görünce tövbesini unutmuştu. Belki de aşka bir şans daha vermeliydi. Kız çok güzeldi. Ona aşık olmak bile büyük bahtiyarlıktı Kasım için. İsterse onu elde edemesin, platonik de severdi. Kasım başta ilgisini saklamaya çalışsa da güneş çuvala sığmazdı. Kıza sırılsıklam aşıktı.
Kız da bunun farkına varmıştı. Üstelik Kasım’a karşılık veriyordu. Kasım aşka tövbeliydi içinden “yapma güzel kız, bana güzel şeyler söyleme, sonunda sen de diğerleri gibi beni yüz üstü bırakacaksın” diyordu. Bir süre sonra iş dışında da görüşmeye başladılar. Kasım kendini engellemeye çalışıyordu ama kız onun kalbini ele geçirmişti bir kere.
Bir süre sonra “belki de bu sefer doğru kişiyi buldum” dedi. Çoğu konuda kız ile aynı durumdaydılar. Kız olağanüstü güzel olmasa her şey eşitti. Günlünü iyice kıza kaptıran KASIM evlilik lakırdılarına başladı. Kız da ona ayak uyduruyordu. Bir gün “Senle evlenelim mi?” dedi Kasım. Kız “neden olmasın ?” dedi.
Kasım rüyada gibiydi. Artık istediği olmuştu. Kızı istemeye gitmeli, bu işin adı konmalıydı. Ama kız buna sıcak bakmadı:
-Bırakalım bu eski adetleri, zamanı gelince doğrudan evleniriz, dedi.
Belki de daha romantik bir evlilik teklifi bekliyordu kız. Kasım bunu da yaptı. Lüks bir restoranda onlarca kişiye aldırış etmeden diz çöktü. Evlenme teklif etti şık kutudaki tek taş yüzüğü uzatarak.
Kızın tepkisi “Elmas mı bu?” oldu. Aslında kızın Kasım’ın elmas yüzük alamayacağını bilmesi gerekirdi. Kasım bu soruya cevap verecek cevabı bulamadı. Kız da evlilik teklifine yanıt vermedi. Yüzüğü kutudan alıp parmağına geçirdi.
Acaba bu “Evet” manasına gelir miydi? Kasım bazen nikah tarihinden bahsediyor, bazen de balayı için görüşlerini soruyordu kıza. Kız sanki pek oralı değildi evlilikle. Ne kabul ediyordu ne de kabul etmiyordu.
Yüzüğün elmas olup olmaması mı etkiliydi acaba? Eğer yüzük elmas olunca her şey hallolacaksa Kasım her yolu dener ona bir elmas yüzük alırdı. Kıza bu konuyu sorunca kız yine kaçamak yanıtlar veriyordu. Eğer istemiyorsa Kasım’ı bunu açık bir şekilde söylemesi gerekmez miydi ? Gerçi Kasım’ın kızı terk etme lüksü yoktu, kız da bunu biliyordu. Bu nedenle kafasına göre takılıyordu. Belki de şımartılmak istiyordu. Kasım’ın düşüncesi bu yöndeydi. Kızı ilgiye boğarak onu şımarttı. Kız ilgiye hayır demiyordu ama evlilik konusunda adım da atmıyordu.
Markette ikisinin adı “çifte kumrular”a çıkmıştı. Artık bu yoldan dönüş yoktu. Kasım kıza bu sefer yalvardı:
-Yalvarırım söyle sorun nedir ?
-Sorun yok!
-O zaman Haziran’a gün alalım evlenmek için.
-Zamanı gelince evleniriz neden acele ediyorsun ki ? Henüz yaşım 21. Sen de 22 yaşındasın. Biraz hayatımızı yaşayalım. Evlenmek kafese tıkılmak gibi geliyor bana.25’imden önce evlenmem sanırım.
Demek ki sorun buydu. Kasım sorunun sadece bu olduğuna sevindi. Sabredebilirdi. Sevgili olmak çok güzeldi, birlikte geziyorlar eğleniyorlar, harika vakit geçiriyorlardı. Bir sabah kız Kasım’a konuşmak istediği şeyler olduğunu söyledi. Yeni birisiyle tanışmıştı ki ve onu seviyordu.
-Ne zamandan beri ?
-Tanışalı bir hafta oldu, onu çok seviyorum.
-Bir haftadır tanıştığın biri için beni terk mi edeceksin?
-Onu çok seviyorum ne olur beni anla!
-Ya ben?
-Senin yerin ayrı?
-Ne demek ayrı?
-Yani artık arkadaşımsın.
-Bu kadar kolay mıydı?
-Zorlaştırmazsan evet. Beni seviyorsan peşimi bırak artık!
Kız artık hiçbir anlam ifade etmeyen yüzüğü Kasım’ın eline bıraktı. 10 dakikalık bir konuşma ile ayrılmıştı.
Kasım ilişkisinin 10 dakikada bittiğine inanamıyordu. Bir süre sonra akıllanır geri döner diye düşünüyordu ama öyle olmadı. 25’ime kadar evlenmem diyen kız 6 ay sonra evlenmişti. Aşk bir yanılsama, hayattaki tek gerçek ise paraydı demek ki. Kız varlıklı birini bulunca tekmeyi basmakta tereddüt etmemişti.
Aşk acısı çeken bu sefer daha büyük bir tövbe etti. Aşk evliliği yapmayacağına dair yemin etti. Kesinlikle mantık evliliği yapacaktı ve hiçbir kıza yüz vermeyecekti.
Çektiği aşk acısı nedeniyle artık o markette çalışamazdı. Bir başka markette iş buldu. Ama kalbi hala kanıyordu. Kendini dine verdi. Karşı cinse yaklaşmamak için sıkı kurallar koydu kendine. Bayanların yüzüne bile bakmıyordu artık. Yeni çalıştığı markette Ali’yi tanıdı. Bir süre sonra Ali’nin de aynı yoldan geçmekte olduğunu gördü. Ali Zeynep adında bir kıza tutulmuştu. Kasım onu uyardı:
-Kadınların yabancı erkeklerle yumuşak konuşması, sempatik davranması uygun değil.
Ali ise Kasım’ın sözlerini umursamıyordu. Kasım Ali’nin de başına aynı şeyin geleceğinden emindi. Zeynep denilen kız daha iyisini bulunca Ali’den kolaylıkla vazgeçebilirdi. Bu yüzden Zeynep’ten içten içe nefret etmeye başladı. Bir süre sonra Kasım’ın tahmin ettiği oldu. Zeynep Tuncay diye biriyle evlendi. Ali ise perişandı.
Hayatından kadınları çıkaran Kasım’ın kapısını bir gün yine aşk çaldı. Komşu kızı Leyla Kasım ile ilgileniyordu. Kasım da Leyla’dan hoşlanmıştı ama “aşk”tan alması gereken bir intikam vardı. Bu sefer aşkın onu alt etmesine izin vermeyecekti. Leyla’nın ısrarlarına rağmen ona karşılık vermedi.
Ali ile Kasım yakın arkadaştılar. Ali bir gün Kasım’a açıldı:
-Leyla ile aranızda bir şey var mı Kasım?
-O biraz bana meyletti ama yüz vermedim.
-Peki sen ona karşı bir şey hissediyor musun ?
-Aşka tövbeliyim ben!
-Yine de soruyorum, sen ona ilgi duyuyor musun?
-Bunun bir önemi yok!
-Bence önemli çünkü Leyla’yı seviyorum. Eğer sen onunla ilgileniyorsan bağrıma taş basıp yoluma devam edeceğim.
Kasım için aşktan intikam alma zamanı gelmişti:
-Gönül rahatlığı ile o kız ile ilgilenebilirsin!
Ali Leyla’ya Leyla ise Kasım’a aşıktı. Kasım da Leyla’dan hoşlanıyordu ama bu sefer aşka savaş açmıştı. Ali ile Leyla evliliğe doğru ilerlerken Kasım Leyla konusunda verdiği karardan pişman olmamaya çalışıyordu. Çünkü hala Leyla’ya karşı duygular besliyordu.
Leyla’nın “yakın” tavırları da bunda etkiliydi. Bir keresinde Kasım’a “Hiçbir şey için geç değil, düğün günü bile beni istesen, koşarak gelirim” demişti.
Ama Kasım kararlıydı, Leyla’ya ümit vermedi. Bir süre sonra Kasım’dan ümidini kesen Leyla Ali ile evlendi. Kasım Leyla’nın evlenmesinin duygusal olarak kendisini rahatlatacağını düşünüyordu, onu daha kolay unutabileceğini umuyordu. Ama umduğu gibi olmadı, Leyla’yı eskisine nazaran daha derinden sevmeye başlamıştı. Ama bundan utanıyordu, çünkü evli bir kadına aşıktı.
Leyla’nın onu unuttuğunu düşünüyordu ama bu konuda da yanılmıştı. Leyla ne zaman karşılaşsalar ona manalı bakışlar atıyordu. Kasım zor durumdaydı, tek çareyi alıp başını gitmekte buldu. Arkadaşları ona Molla Kasım derlerdi ama o yeteri kadar dindar olmadığını düşünüyordu. Belki dini sohbetlere katılırsa yüreğindeki acıyı soğutabilirdi. Bu sohbetlerde tanıştığı birisi ona görücü usulüyle evlenmesini tavsiye etti. Kasım bunu kabul etti, belki bu işe yarardı. Ona birini tavsiye ettiler. Yanlarında üçüncü bir kişi olduğu halde bir kere görüştüler.
Gerçeği söylemek gerekirse Kasım elektrik alamamıştı. Üstelik kız çarşaflı birisiydi. Kasım dindar biri de olsa hiç çarşaflı bir tanıdığı olmamıştı. Ama yaşı geçiyordu ve aşk acıları onu derbeder edecekti. Hiç tanımadığı biriyle evlenmeyi kabul etti. Çarşaflı kızı tavsiye eden kişi pişman olmayacağını söylüyordu.
Kasım pişman olmayacağını biliyordu, çünkü evlilikten hiçbir beklentisi yoktu, sadece düzenli bir hayat ve aşksız geçen bir ömür. Hayattan istediği sadece buydu. Geleceğe ilişkin tahminlerde genellikle yanılan Kasım yine yanıldı. Çünkü evlendiği kişi çok kaliteli birisiydi. Ondan giderek hoşlandı. Bu sefer aşık olmamak için kendini engellemesine gerek yoktu. Hayat arkadaşına kapıldı gitti…