Bir deli o gün kuyuya taş attı. Bugün kimse hala çıkaramadı.
Bunun üzerine Nasrettin Hocanın torunu çağdaş Nasrettin hoca, Akşehir’den Meram’a etli ekmek yemeğe geldiğinde şöyle bir soruyla karşılaşır:
– Hoca, hoca, bir deli kuyuya taş attı, bin kişi çıkaramadı. Buna ne buyrulur?
– Taşın çıkmasına niyetiniz var mı?
– Sen şu etli ekmeği ne kadar seviyorsan, bizim de o kadar niyetimiz var.
– Merakınız da var mı? Merak etmeyi biliyor musunuz, bu çok önemlidir.
– Hoca, dedeniz dedelerimize böyle sormazdı. Neden sordunuz?
– Bunun cevabını siz, kuyu probleminin cevabını da ben vereceğim. Anlaştık mı?
– Sen buyurursun da biz anlaşmaz mıyız hoca.
– Ala. Öyleyse gelin benimle. Şu geleceğin ufkunda gördüğünüz üniversiteden Jeoloji Mühendisliği bölümünden bir jeoloji mühendisini alın bana getirin. Kuyuda etütten sonra sondaj yapıp, taşı çıkaracaktır.
– Hoca hoca, peki kuyu nerede?
– Onu da gidin dedem Nasrettin hocaya sorun.
– Hoca hoca o artık yaşamıyor.
– Kalpte yaşayanı göremeyen taşı da göremez, kuyuyu da. Kalpsiz kuyu, taşsız böbreğe benzer. Böylesi daha iyi sancısız yaşarsınız.
böyie hikayeleri nerden buluyorsun admin çok güzel hikayeler